Hüzün kokan ve yalnızlıkla sulanmış çiçeklerim var, önümde amansız bir karanlık, geçiş yok! bu koyu karanlığın bir adım ötesi, ölüm. ne geceyi yırtarcasına patlayan gök gürültüsü , ne de karanlığı küçük saniye parçalarında yırtan
Sessiz sedasız yağan yağmur ve esen rüzgar. hem yorgun hemde dinç ,ruhlar. dinen yağmurun sesi, yağmurun sesinden daha yoğun sessizlik çığlık atıyor, sesler
Sevgiye inat sözler, boğazımda kalmayacak. Yağmura inat , ben daha çok ağlayacağım Güneşe inat daha parlak gözlerim… engellenemez, tüm döngülerden bağımsız, kendi içine
O kadar yalnız sayılmam aslında geçmişte sevmeye çalıştığım kadınlar var elimi uzattığımda dokunabileceğim pürüzlü tenim fırtınalarda yitirdiğim, yerleri belli olmayan gemilerim var yaşama çalıştığım bir hayat ve bu hayatı anlamlı kılan bir düşüncem ,
Pek bir durgunsunuz bu gün, toprağın altında, kalbin ritminden uzakta hangi düşlere dalmışsın? yakın mısın buralara? yoksa zamanla dağılan toz bulutu gibi, dağıldı mı
Kaybolduğumuzda yollar o kadar ıssızdı ki Binlerce yıl kaybolmuşluğumuzla yaşadık ve biz oradan çıktığımızda ne biz kalmıştık geriye , nede siz yalnızlığımızda , yalnız kaybolmuşluğumuza sarılıp
Evin içinde sessiz adımlar bir elimde ısınmış şarabım neyseki içmeye bahane ararım bir elimde külü yerçekimine mahkum sigaram camlar karanlık perdelerle
Son yorumlar